a clockwork orange

sinema tarihinin en eşsiz filmlerindendir. stanley kubrick'in sinemayla neler yapılabileceğinin gövde gösterisidir. filmi izlerken karakterlerden iğrenmekle karakterlere hayran olmak arasında gidip gelirsiniz. işte bu duygu karmaşası ve gel giti muhteşem bir başarıdır bana göre.

alex'in unutulmaz karakterler arasına girdiği bu kubrick distopyasında çarpıcı bir sistem eleştirisi olan başyapıt.karanlık bir gelecekte geçen öykü,bir yandan rahatsız edip bir yandan da kendine hayran bıraktıran bi eser.

anthony burgess'ın okurken sinirinizi bozan kitabı. bu kadar da kötü olunmaz dedirtiyor.

filmini pek fazla sevmemekle beraber kitabını okurken ciddi ciddi etkilendiğimi hatırlıyorum, kitabını çok sevmiştim.

insana kötü bir karakteri bile sevdirebilen, kötülük yapacağını bile bile alex'in kişiliğinin korunmasını isteten anthony burgess kitabıdır. anthony burgess aynı zamanda dil bilimcidir ve "orang" sözcüğü malezya ve endonezya dilinde "insan" anlamına gelmektedir. clockwork orange ismi buradan gelir.

sadece kitabını okuyup, filmini hâlâ izlemediğim değerli yapıt.

antony burgess kitaptaki mevzuyu şu şekilde özetler ; "tüm hayvanların en zekisi,iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere,kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum." kitabı okuyup filmi izledikten sonra daha değerli bir yapıt olur bu.

bu kadar rahatsız edici bir film daha izlememiş olabilirsiniz, daha da rahatsız edici versiyonu romanıdır. clockwork orange

bu nedir amk best of bunla dolmuş

en anlamlı, en güzel filmlerden beri. kubrick 'in şaheseri. hiç otomatik portakal izlememiş gibi psikopatsınız.

stanley kubrick'in unutulmaz filmlerinden.

(bkz: alex delarge) gibi deliye ev sahipliği yapan kitap film.

(bkz: stanley kubrick) zekası ve (bkz: malcolm mcdowell)oyunculuğunun birleştiği bir başyapıt. benim favori filmim. izlerken nefesini tutarak izledim , film değil sanat eseri izliyorsunuz adeta. mutlaka izlenmeli.

bugun itibariyle kitabını bitirdim küçük kankalarım kitabı ve filmi neredeyse aynı ama kitabın sonuna pek anlam veremedim

çok mükemmel ufak detayları var ya. kullandığı objeler değişik ve insanın aklına nasıl geldiğini merak ettiğim şeylerdi. (bkz: korova milkbar) (bkz: ludwig van beethoven) (bkz: beethoven senfoni no. 9)

ergenlik döneminde sıkıntılar yaşayan ahlaksız bi çocuğu anlatan şahane roman. türkçeye otomatik portakal olarak çevrilmiştir. "sınırlamak her zaman güçtür. dünya bir bütündür, hayat bir bütündür. en hoş ve harika eylemler biraz şiddet içerir…"

okurken yer yer tiksindiren, yer yer güldüren, yer yer merak içinde bırakan anthony burgess'in eseri.

stanley kubrick'in en güzel iki eserinden biridir. diğeri için ; (bkz: 2001 a space odyssey)

sinema tarihinini en iyi yönetmenine sahip film kitabından daha güzel tek film bence hayalimdeki alex bukadar iyi olabilirdi

gecenin bu saati kitabı yeni bitirdim son 50-60 sayfa su gibi akıp gitti. yukarıda yazılmış yorumlarda ana karakterden iğrenme noktasına kadar gelinmiş dostlarım. fakat bu alex'ten nefret etmedim, edemedim. aksine onu çok cana yakın buldum. alex'in dediği gibi geçlik bitmeliydi ve evet alexin o paragrafta anlattığı gibi gençlik bok püsür, başka bir şey değil.

kitap derin bir eleştiri içeriyor. okurken biraz tiksindim desem yeri. yazar, alışılagelmişten farklı bir dille karşılıyor bizi. bazı kelimelerin sürekli tekrarlanarak kullanılması bir miktar sinirimi bozdu ama genel olarak harika bir kitaptı. bu kitabı her sene 1 kere okuyup düşüncelerimin ne derece değiştiğini ve beni ne ölçüde etkilediğini öğrenmek istiyorum. yazar eğer hala yazarlığa devam ederse buraya editleyecek.

'in biraz şey olması.

--- spoiler --- her insan sevdiği şeyi öldürür... --- spoiler ---

en sevdiğim modern klasiklerden biri. anlatımı çok farklıdır. en kısa zamanda orijinal dilinden okuyacağım. türkçeye çevirisi bile anlatım olarak inanılmaz etkilemişti okuduğum zaman.

--- spoiler --- "iyiliğin sebebini aradıkları yok, öyleyse niye tersini merak ediyorlar ki?" --- spoiler ---

filmi ayrı güzel kitabı apayrı

kitabını oku önce ne filmi ya

kitabı okudum filmi hala izlemedim ikisinin tadına bakan bir yazar varsa bir şeyler söyleyebilir mi filmi izleyip izlememe konusunda davinci şifresinde olduğu gibi film umarım hayal kırıklığı yaşatmaz

anthony burgess kitabı olup kubrick filmidir. sanıyorum böylesine bir film daha önce ne duymuş ne de izlemiştim. beni asıl sarsan kısım ludwig van ile ilgili sahneler oldu. alex' e karşı bir şey hissedip de şöyle şöyle bir karakter diyemiyorum. içerisinde birçok eleştiri bulunduran bir karakter.

kitabı okumaya başladım. başlangıç kısmı ilkokuldaki "önümüze gelene bir tekmeee" gibi geldi bana, geleni geçeni zumzukluyorlar. her neyse; durmak yok okumaya devam.

edit ----------spoiler---------- alex karakterinin bu denli şiddete meyilli olmasının sebebi zamanında aileden göremediği sevgidendir, bu yüzdendir ki iyileşip geri geldiğinde ailesi başka bir kişiyi rahatlıkla alex konumuna yerleştirip onu tamamen silmişlerdi. alex in sürekli cinsellik dışında memeye olan ilgisi bebeklikte olan (oral dönem) emzirme eksikliği olarak düşünülüyor, buna benzer bir kadını cinsel organa benzer bir heykelle öldürdüğü kısım bile kadının ağzına yönelik şiddet ile oral dönemi destekliyor, iyileştirme sürecinde karşısına getirilen yarı çıplak kadına yönelme şekli aşağıdan oluşu da çocukluk olarak betimleniyor. devlete yönelik gönderme ise çok açık, tamamen zararsız bir insan yapma eğiliminde olup bir kişinin psikolojisini bozuyorlar (kusursuz insan olmaz) ve bu durum intihar ile insanlar tarafından öğreniliyor devlet ise oy durumunu kritiğe sürükleyeceğinden alex ile görüşme yapıp huyuna giderek hemen olumlu haberi gazetelere bastırılıyor, demek istediği kusursuz bir insan olamıyor ve bunun suçlusu benim madem suş işlenecek benim gözetimimde olmalı bu durum diyerekten alex e devletten bir iş veriyor. dinlediğim film analizinden aktarılmıştır.

bir anthony burgess romanı ve stanley kubrick filmi. filmini izleyeli uzun zaman oldu. kitabını da okudum. film ve kitap arasında seçim yapacak olursam (özellikle alex delarge'ı döktüre döktüre oynamış malcolm macdowell'a olan aşkımı da katarsam) kitabı seçerim sanırım. neden? çünkü film kitaba göre çok korkunç. neden korkunç? bir stanley kubrick filmi olduğu için. bu adamın filmleri beni çok korkutuyor. eyes wide shut'ı da izlicem bir ara altıma sıçmazsam filmin müziklerinden tabii.. neyse biz kitaba gelelim. evet kitabın dili çok tuhaf, kanser, güğüm, yaratıklar bakanı vs gibi kelimelerle yazar bilinçaltına oynamış. çok zekice ve ben anlatımını kusursuz buldum. severim böyle anti kahramanların olduğu hikayelerin sokak jargonunu. neden bilmem. yazar, kitapta ısrarla seçme hakkının, seçme özgürlüğünün, iradenin insanın karakterini oluşturduğunun altını çizmekte. ister iyi ister kötüyü seçmiş olsun. bir de koşullandırma sistemini ve insanlık dışı deneyleri çok güzel bir şekilde eleştirmiş ayrıca politikayı da ister muhalefet ister iktidar olsun çok güzel de itin götüne sokmuştur. "seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir." --- spoiler --- yalnız söylemeden geçemeyeceğim pete'nin evlenmesi midemi bulandırdı. acıdım kıza. alex ise hem tiksindiğim hem hayranlık duyduğum bir karakter olsa da evleneceği o yavruya acıdım --- spoiler ---. filmi bir daha izleyeceğim. kitap ise kesinlikle okuduğum en iyi kitaplar arasında ilk beşe girer.

denilene göre anthony burgess bu kitabı hasta olan eşinin tedavisi için para kazanmak amacıyla yazıyor. karısı iyileşiyor sonucunda ve beklemediği şekilde kitap adını baya duyuruyor. kitabını okumuştum ama filmini henüz izleyemedim. onu da merak ediyorum baya.

türkçeye 'otomatik portakal' olarak çevrilen, anthony burgess'ın bir eseri. çok güzel bir kitap. kötü bir insan olan alex'i ve arkadaş grubunu anlatır. tecavüz, gasp, darp etme gibi yaşamımızdaki var olan tüm iğrençlikleri aktarır. pembe bir dili yoktur, bu yüzden bazı okurları rahatsız edebileceğini düşünüyorum. insanın seçme hakkının üzerinde çokca durur. bireyin üzerindeki baskıyı, otomatik bir makine haline getirilmeye çalışılmasını ve bu bireyin psikolojisini yansıtır. bu açıdan bir eleştiri kitabı da diyebiliriz. seçme hakkına sahip olmayan kişi, kişiliğini yitirmiş demektir. senin gibi iyi bir genci bir makine parçasına dönüştürmekle övünmek, ancak baskıcılığıyla böbürlenen bir hükümetin işi olabilir. puan: 8/10

anthony burgess'in hazmetmeye çalıştığım romanı. --- spoiler --- alex karakterini başta nefret edip -ki haklı olarak- sonra onu sevmek kitabı bitirdikten sonra şaşkınlık yarattı bende. --- spoiler --- --- spoiler --- " neden 'iyiliğin kökenini' incelemezler, araştırmazlar? herkesin derdi 'kötülük' ya da iblisliğin kökeni'." --- spoiler ---

az önce bitirdiğim roman. konusu ve verilmek istenen mesaj gerçekten çok güzeldi. okurken zaman zaman rahatsız olduğum kısımlar oldu ama yine de sonunun nasıl biteceğini merak edip, bir çırpıda bitirdiğim nadir kitaplar arasına girdi. son sayfada alex’in okurlara veda ettiği kısma özellikle bayıldığımı da belirtmek isterim.. --- spoiler --- kardeşlerim, bundan sonrasına ben tek başıma gideceğim, siz gelemezsiniz. yarın hoş çiçekler açacak, kokmuş dünya dönecek, bizim moruk aydede yıldızlarla birlikte yine yukarıda olacak ve eski dostunuz alex tek başına kendine bir eş arayacak. gerçekten de kokmuş, pis bir dünya bu kardeşlerim. neticede küçük dostunuz size veda ediyor. bu öyküdeki diğer herkeseyse, kocaman bir caaart kaba kağıt. kıçımı öpsünler. ama siz kardeşlerim, arada sırada da olsa kulunuz alex’i hatırlayın. amen. bok püsür. --- spoiler ---